home Türkçe Araştırmalar IŞİD liderinden farkı olmayanlar

IŞİD liderinden farkı olmayanlar

24 Temmuz 2020 Cuma günü Türkiye tarihinin önemli bir günü olarak anılacak. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra camiye çevirdiği Ayasofya, Atatürkün imzaladığı 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrilmişti. 10 Temmuz 2020’de Danıştay, Ayasofya’nın ibadete açılacağına karar verdi ve ardından Ayasofya Camisi’nin yönetimini Diyanet İşleri Başkanlığına devretti.  24 Temmuz Cuma günü ibadete açılan Ayasofya’da Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hutbeye kılıç ile çıktı.

AKP iktidarının, simgelere ve görsel şölenlere büyük önem verdiği biliniyor. Ayasofya’da namazı siyasal İslam şovuna çeviren Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanını kılıçla hutbeye çıkartarak, istediği mesjları verdi.

Osmanlı geleneğinde kılıcın hangi elle tutulacağının özel anlamı var. Sağ ele alınan kılıç, “kullanma” niyetini ortaya koyuyor ve düşmanı korkutmayı amaçlıyor, sol ele alınan kılıç ise dosta güven verme amacını taşıyor. Ali Erbaş’ın kılıcı iki eliyle tutması ne anlama geliyor?

Erdoğan kimi korkutmak istiyor? Ali Erbaş’ın söylediklerinden yola çıksak, aslında ülkedeki laikleri, Atatürkçüleri korkutmaya çalıştıklarını söyleyebiliriz. Erbaş’ın, “Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’yı cami olması için vakfetti. Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar. Vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar” sözleri Ayasofya’yı müze yapma kararı alan Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef alıyor. Kılıç ile tehdit dolu sözler göz önünde bulunduğunda korkutmak istedikleri insanların, bu ülkenin laik vatandaşları olduğu anlaşılıyor. IŞİD lideri de elinde kılıçla hutbe okumuştu. IŞİD lideri de işgal ettiği topraklarda yaşayan insanları korkuyla yanında tutuyordu.

Ali Erbaş’ın Atatürk’e yönelik lanetli sözleri 97 yıllık Cumhuriyetle hesaplaştıklarını, Türkiye’nin devletin kurucu lideri Atatürk’ün çizgisinden koparıldığını gösteriyor. İki elle tutulan kılıç Erdoğan’a ait Türkiye’nin içeride dini otorite, dışarıya karşı saldırgan niteliğini yansıtıyor. Irak’ta, Suriye’de ve Libya’da üç cephede savaşan Erdoğan dini ve milliyetçi duyguları körüklüyor.

Ayasofya kartı, son seçimlerden sonra Erdoğan’ın kaybettiği prestij ve imajını, kamuoyu desteğini yeniden toparlamak içi kullanıldı. Suriye, Libya, Irak, Akdeniz’de önemli başarı elde edemeyince Ayasofya’nın ibadete açılması kendince fetih mitinin yeniden canlandırılmasını sağlayacak. Ancak boşuna, halkın eğitimli kesimi Ayasofya’nın ibadete açılmasını hoş karşılamadı, dindar ve millyetçi kesimler ise zaten öyle ya da böyle Erdoğan’ı seçecekler. Aslında Ayasofya’yı camiye açmak yolunda herhangi bir engel veya dıştan baskı olmadığı için  tekrarlanan fetih miti daha az etkilidir.  Dahası, Ayasofya vaadinin gerçekleşmiş olması, bundan sonra Erdoğan’ı yeni ve daha etikili vaatler verip yeni hamleler yapma zorunda bırakıyor. Bakalım sırada ne var? Halifelik mi?

Ayasofya’nın ibadete açılması Erdoğa’nın gücü değil, zayıflık göstergesidir.