home Türkçe Araştırmalar Rus-Türk ilişkilerinde yeni gelişmeler

Rus-Türk ilişkilerinde yeni gelişmeler

Rusya ve Türkiye bölegemizin siyasal havasına ciddi etkileyen en önemli devletlerindendirler. Rus-Türk ilişkilerinin tarihi boyunca stratejik çıkarlarının farklılığı, daha doğru aykırılığı hep kaçınılmaz çatışmalarının nedeni oldu.  17 -20. yüzyıllarda birbirine takip eden Rus-Türk savaşlarını söylemek yeterlidir. Yeni zamanlar yeni geostratejik yaklaşımlar getirdiği, yeni oyun kanunları dikte ettiği ve devletlerin mücadeleleri cenklerden diplomatik salonlarına taşıdığı halde bu iki ülkenin çıkarları özellikle Kafkasya bölgesinde çelişmeye devam ederler. Ancak bununla beraber ekonomik alanında işbirliği başarılı olur.21-22 Kasımda Erdoğan’ın Rusya ziyaretinin sonuçları da bunu ispatlar. Rusya’ya başbakanın ziyaretinin resmi niyeti 2 Mayıs 2010 tarihinde Rusya Federasyonu o zamanki başkanı Medvedev’ in Ankara resmi ziyaretinde kurulan üst düzey işbirliği konseyi’nin 4. zirvesine katılmasıydı. Ziyaretinde Sankt-Peterburg’ un Strelnoe semtinde Putin-Erdoğan görüşmesi de yer aldı.

                Hem zirve oturumlarında, hem de Putin-Erdoğan görüşmesinde tartışılan konular oldukça ilginçti. Ekonomik alanında ikili ticaret hacminde artışı ve 2020’e kadar 100 milyona vardırması, Güney akım gaz boru hattı ve Akkuyu nükleer santrali sorunları ve turistik alanının sonra gelişmelerini tartışıldı, önemli kararlar verildi.

Ekonomik sorularının tartışması neredeyse engelsiz geçtiyse, siyasal gündemde var olan aykırılıkları belliydiler. Hem Süriye, hem de Nagorno-Karabakh sorunlarında tarafların tahminleri birbirinden farkeder. Iki sorunu hakkında da deklaratif bildiriler yapıldığı halde hiç yapıcı sonuca varmamışlar. özellikle Nagorno-Karabakh sorununa yönelerek Erdoğan Rusya ve Türkiye’nin Ermeni-Azerbaycan çatışmasının çözülmesine ortak adımlar yapmaları gerektiğini bildirdi. 19 Kasım’da Viyana’da yer alan başkanlarının görüşmesine giderek o Bakü ile Erivan‘ın anlaşabileceğinden ümit etti.

Siyasal görüşten Erdoğan’ın “şanghay işbirliği Teşkilatına Türkiye’yi alın, bizi de AB sıkıntısından kurtarın” şaka açıklaması da önemliydi. Bu açıklama  bir yandan AB’den Türkiye’de gittikçe artan hayal kırıklığını gösteriyor, öte yandan ise bu bildiri Avrupa’ya uzun vadede Türkiye’nin AB’ye alternatifler bulabilmesi hakkında bir mesaj olabildi.

            Rusya Federasyonu başkanı Putin iki taraf arasında olan siyasal çelişkiler ikili  ilişkilerin dondurmasına getiremediğini vurgulandı.

Böylece, Rus-Türk ilişkileri gittikçe Türkiye Enerji bakanının “Ekonomi ayrı, siyaset ayrı” sözlerine göre gelişmeye başlar. Ekonomi alanında ilerleyen işbirlıği stratejik düşmanlar olmalarına şu an engellemez. Fakat örneğin, 2 Aralık’ta başkan Putin’in Erivan ziyareti Türkleri rahatsızlattı. “Zaman” gazetesinin yazarı Fikret Ertan yazısında Gümrü’deki Rus 102. üssünün gerçekten Türkiye’ye karşı olduğunu ve Putin’in Gümri ziyareti Ermeni-Rus ittifağının askeri yönü işaretlemek için yapıldıĝını ifade etti.

                Böyle gelişimler gösterir, ki ilişkilerin bu dengede daha kaç zaman kalabilmelerini açık bir sorudur.