home Türkçe Araştırmalar Erdoğan’ı bekleyen zor günler

Erdoğan’ı bekleyen zor günler

2001’de kuruluşunun hemen ardından 2002 yılındaki seçimlerle iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi bugüne kadar tek başına iktidarda kalarak Türk siyasi tarihinde eşi bulunmayan bir başarıya imza attı. Fakat 16 Nisan’da yer aldığı Anayasa değişikliği referandumunda ilk kez AKP ile Erdoğan’nın yenilebileceğine dair ciddi işaretler ortaya çıktılar. Adil olmayan bir kampanya ve seçim koşullarına rağmen “Evet” oylarının yüzde 51’de kalması, üç büyük şehirden «Hayır» oyunun çıkması Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan  için büyük bir uyarı oldu. Erdoğan’ın zaferini Milliyetçi Hareket Partisi sağladı, dolayısıyla bu kırılgan bir zaferdi.

AK Parti 15 yıldır iktidarda ve çok değişimler yaşadı. Bunun üzerine AKP’nin kurucu üyelerinden Yaşar Yakış’ın söylediği durumu tamamen anlatmaktadır. Yaşar Yakış şöyle demiştir: «Sosyal bilimlerde çok temel bir kural vardır: Her iktidar bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar. Bu kural Türkiye’de AK Parti iktidarı için de geçerliliğini bir kez daha kanıtlamıştır. AK Parti de güçlendikçe kendisini tabii daha güçlü hissediyor ve o partiyi de bozdu.»  Başlangıçta  siyaset ve ekonomi politikalarında başarılar kaydeden  AKP ülkeye hizmet edeceğini unutarak Cumhurbaşkanının yararına çalışan bir kurul haline  gelmiştir. AKP  tek adam hakimiyetine giden yolda bir araç olarak kullaıldı.  Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi daha liberal güçleri bir kenara iten Erdoğan partiyi hakimiyeti altına aldı ve istediği yönde yönetmeye başladı. Artık AKP deyince aklımıza Erdoğan geliyor ve  AKP’nin geleceği  Erdoğan’ın geleceğine bağlı. Siyasete girme ilk yıllarında laik ve dindar kesimler arasında  bir güç dengesi olduğu düşünüldüğü Erdoğan yavaşça mevzilerini güçlendirerek Kemalistler, ordu ve yargıyla  mücadele başladı ve ülkenin önemli kurumlarını hakimiyeti altına aldı. Erdoğan’ın çıktığı noktadan uzaklaştığını söylersek yanılmış oluruz. Erdoğan kuzu postuna bürünmüş bir kurt idi ve  günün birinde postu attı.

Erdoğan karizmatik bir kişiliğe sahip olarak toplumu etrafında  toplamayı  hep başarmıştır, ama son yıllarda Türkiye’deki olaylar, tek adam yönetimin sağlanması,  baskılar, demokorasinin çiğnenmesi   Erdoğan’ın elde ettiği büyük toplumsal desteği yıpratıyor ve oy aldığı   kitle arasındaki açıklığı giderek artırıyor.

16 Nisan referandumu sonuçları muhalifleri umutlandırdı, farklı kesimleri bir araya getirerek Erdoğan’ın karşısına çıkacak bir isim arayış başladı.  Cumhurbaşkanı adaylar arasında ana muhalefet  partisi Cumhuriyet Halk Partisinin başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül isimleri dolaşıyor. AKP’nin ilk başbakanı ve cumhurbaşkanı olan Gül hem  AKP çevrelerinde hem  Türk siyasi hayatında önemli bir figür. Erdoğan’ın 2013 sonrası politikalarıyla ters düşen, reformcu ve liberal eğilimi Gül muhalefet çevrelerinde  belli bir sempatiye sahip ve Erdoğan’ın karşısına çıkarsa, büyük destek alabilir. Abdullah Gül’ün AKP’nin kuruluş yıl dönümü etkinliklerine katılmaması onun tarafından verilmiş olan keskin bir işaret olarak yorumlandı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise 16 Nisan referandumundan sonra harekete geçmiştir.  Muhalefet tek aday etrafında birleşmeyi başarsa,  Erdoğan’ın en büyük karabasanı başlayacak. Bu durumdan endişelenen Erdoğan son konuşmalarda bile 2019 yılındaki seçimler için panik olduğunu saklayamıyor. 2019 yılındaki seçimler öncesi, Erdoğan  gereken hataları onarmasa seçimlerde kazanması mümkün olmaz.   2019’da planlanan seçimler belirleyici olacak.